Remil

Remil

Bakî’nin içine bir ağırlık çökmüş, konuşmasına engel oluyordu. Kalbi sızlayan âdeminin nasıl olacağını Bakî’ye sorsalar en iyi o anlatırdı. Zatî’nin keyifli sesi onun ruhiyatını daha kötü etkiliyordu. Ona rağmen, −Hocam, sizi severim. Herkesten çok severim hatta. Bir şey demek haddim değildir. Buraya yeni gazelimi okumaya geldim, dedi. Zatî, bu zorla getirilmiş gibi görünen asık suratlı medreselinin dediğinden bir şey anlamasa da peki, der gibi başını salladı. Onu ayrı tuttuğunu arkadaşları kadar Bakî’nin kendisi de bilirdi. Dikkatlice dinlemek için sırtını iyice dikleştirdi.