“Bana çok sıkı sarılır mısın, diye sordu. Ellerimi kollarına koydum (Tanrım, ne kadar zayıftı) ve birazcık sıktım. Hayır Oliver, dedi, gerçekten sarıl. Borulara ve diğer şeylere çok ama çok dikkat
Robert Burton, kendi ölüm tarihini saptamıştı. Lewis Carroll, hem kütüphaneci hem fotoğrafçı hem de kuklacıydı. Kuklaların kendi kendine hareket edebilecekleri bir düzenek hazırlamıştı. Menéndez Pelaya, gözlerinden biriyle sağ, diğeriyle sol
Sen ve ben, Watson, hayatlarımızın çok büyük bölümünü burnumuzu suç ve ahlaksızlık penceresine dayalı yaşadığımızdan, diğer manzarayı kolaylıkla unutuyoruz. Ama bu “-bastonuyla etrafımızı saran telâş içindeki görüntüye işaret etti-“ insanların
“Buck, ileri atılmak için kendini toparlarken, tüyleri dikilmiş, ağzı köpürmüş haliyle ve delice bir parıltıyla bakan kan çanağı gözleriyle, gerçekten de kızıl gözlü bir şeytandı şimdi. İki günün ve gecenin
Felsefeci, eleştirmen ve dünyaca tanınmış Pessoa uzmanı Jeronimo Pizarro, unutulmaz, göz kamaştırıcı yetkinlikte bir Pessoa incelemesi kaleme almış: Pessoa Yaşadı Mı? Son yüzyılda şöhreti de ardında bıraktığı gizem de, gittikçe
Sıradan taksi şoförü Can, eline tutuşturulan bir Picasso rulosuyla evine döndüğünde başına geleceklerin farkında bile değildir. Koltuğunuza kurulun ve İstanbul’un altını üstüne getirecek bir kapışmanın hikâyesine hazırlanın. Rakun, gittikçe renklenen
Türler Arası En Güzel Yolculuklar, okumanın, yazınsal yapıtlara eleştirel bir gözle yaklaşmanın hazzını vurgulayan, son dönem edebiyatımızın öne çıkan yapıtları üzerinde incelemelere girişen cesur bir okuma çabası.
İki genç edebiyatçı arkadaş, Franz Kafka ve Max Brod, bir Paris rehberi hazırlamak amacıyla kalkıp Paris’e giderler. Ama hem Paris’in altını üstüne getirirler hem de aldıkları işi ellerine yüzlerine bulaştırırlar.
“Bu kitabı seninle gönderiyorum Geçeceğin yerlerden Belki o da geçer diye: Gece ışıklarının fısıltıları altında Tarihi sokaklarında Senin Fransa’nın Simone, bu şiiri de oraya gönderiyorum Benim de bir parçam seninle
“Şimdi, sormamız gereken soru şu Watson, bu yedi İngiliz öğrenci böyle güçleri kışkırtmak için ne yapmış olabilir? Düşünmemiz gereken çok şey var, eski dostum. Zehirlenmiş milletvekili, havasızlıktan ölmüş bir finansçı
“Mildred yavaş yavaş, sürekli fren yaparak gidiyordu. İleride, molozun bittiğini, yolun açıldığını ve asfaltın simsiyah parladığını görünce gaza bastı. Fakat frene basar basmaz araba kaydı. Farlar söndü, motor durdu. Kocaman
“Bak, nasıl da özgün bir dünyada yaşıyoruz: Avrupa’da insan öldürmemiş ne kadar az insan var! Ve diğer insanların öldürmeyi arzu etmediği ne kadar az insan! Biz ise bir diğer insana
Romansal dönüşüm her zaman daha önceki bir yapıttan vazgeçer, onu sıradan bulur, ama yeniden ele alınabileceğini, üstünde çalışılabileceğini düşünür. Edebiyat düşüncesi alanında 20. yüzyıl’ın önde gelen adlarından biri olan René
“Her şeye cesareti olan ben, yanınıza gelmeye cüret edemedim. Cesaretim yoktu. Hayır, gülmeyin buna. Korku, arzuya ve aşktan daha fazlasına aittir. Korktum madam. Olduğum kişiyi açık edip sizi kaybetmekten korktum.”
“Bakalım Hermes; dikkat edelim de alçaklarda bir yer olmasın, sonra insanlar yardımına koşar, ne de olsa onun elinden çıktılar. Zirveye yakın bir yer de olmamalı, o zaman aşağıdan kolay görülmez.
Cícero hiçbir şey olmamış gibi sakin sakin pedal çeviriyordu. Júlio adamın kanlar içindeki başıyla önüne yığıldığı andaki görüntüsünü kafasından bir türlü çıkaramıyordu. Amcası fevkalade sakindi. Bir insanın canını aldıktan sonra
“Hayır, yani ağzını ara sıra açıyordu ama konuşmak için değil. O ağız açma hareketi yanaklarının bir kasılması, daha doğrusu, o sarımsı yüzünün tümünün ara ara kırışıp büzüşmesinin bir sonucuydu ki
“Yeni bir macera olarak, ilerlemeye inanıyorum. Alçak bir sesle, yeryüzü bize zar zor katlanıyor, gökyüzü maceradır, diyorum kendi kendime. Ben artık destansı olmayan, küçülmüş bir dünyadan korkuyorum.” Daha önce İmkânsız
Amerikalı yazar John Keene, bu olağanüstü öykü kitabında siyahîlerin oluşturduğu tarihsel algıya öykülerle bakıyor. Bunun yanında, Amerikan edebiyatının öteden beri sürdüregeldiği tüm anlatım biçimlerine, tüm klasik ya da deneysel çaba